Dantel Lobisi'nin değerli kadınları,
size ödevimi, bir mektup yapıp göndermeye karar verdim.
Geçmişe sahip çıkmanın en iyi ve güzel yoludur bana
göre, oya gibi işlenmiş bir name. Size hayal ettirmek
istediğim, sararmış bir zarfın içinde , sevdiğiniz bir kitabının arasına koyduğunuz , yıllar sonra bile okumayı isteyeceğiniz bir yazıdır. Merve ve Semra ,tarih anaya emanet etme oyununu bu sefer bize oynatan arkadaşlarımdır.
İlk anlatının, 25 kasım 2017'de yapılması, bu yürüyüşe, Ay Pansiyon'un oyuncularının
katılması, Aslan Abla karakteriyle
başlamamız, sadece bir rastlantı olmamalı.Yardım etmek,
yönetmek, kaderine razı olmamak , çok yakıştırdığım
imgeler anlatacağım karaktere. Neden gökten düştüğü bilinmez bir masalı , ekşi bir elma gibi, dilimleyip , tarçın ekip yiyelim, o zaman, haydi
kol kola girip yürüyelim.
Çanakkale'de Kemalpaşa Mahallesi’nde olan bu sokağa, Muhtar Şebnem Kumtepe , koydurmuş olmalı onun ismini. Çünkü asıl adı Hatice
Aslan olan Aslan Abla , onun gibi bir kadın muhtarmış eski zamanlarda . Sokağa günümüzde çokça kafe açılması, sakinlerini bazen rahatsız etmiş Aslan Abla ne derdi bilmem ama, bazı sokaklar ona dayatılan hikayeye razı olmaz kimi zaman, siz ne dersiniz?
Aslan Abla’nın mezarını ararken, onu tanıyanlardan bilgi alamadım. Bulduktan sonra , onun hikayesinin artık bana geçtiğini o gün mezarlıkta anladım. Adının yazdığı bir tahta parçası bile olmayınca başında ,mezar taşı yaptırmayı ,birlikte
gittiğimiz arkadaşlarla, dert edinmiştik. Bu eksiği tamamlama çabam , onu daha sonra da bir kaç kez ziyaret etmemi sağladı.Ben ki mezarlıklardan bir ömür kaçmış bir fani.
Yılmaz Biçer'in Aynalı Yazılar isimli kitabı, kent belleğine ışık tutmakla beraber, edebi bir kaygıyla olsa gerek gerçeklerden bazen uzaklaşmasına rağmen , zevkle okunan bir kaynak olmuştur benim için. ‘Aslan Abla Bir Melek miydi?' başlığını kullanarak bir yazı yazmasının sebebini , ben de zamanla anlamıştım. Hatice Hanım, bir yardımseverdi, ama hayat bir mezar taşını bile ona çok görürken ,benim kulağıma bir sırrını mı fısıldıyordu? İnsan diye yardım ederdi? Ben neden Aslan Abla'yı anlatıyordum. Yardım edilenler üstlerindeki yükü yoksa unutarak mı hafifletir?
Çanakkale Belediyesi'nde sosyal hizmet uzmanı olarak
çalıştığım için, her mahallede bulunan sosyal yaşam evlerimizde , bir çok kadın arkadaşa onu anlattım, Aslan Abla’yı da tanıyanlardan dinledim. Eşinin kızı Şule'yle kolkola sokaklarda yürüdüğü yılları
görmüş kişilerle konuştum.
Esenler Sosyal Yaşam Evi, Edebiyat Sevenleriyle , ‘İşte Elimizin Hamuru’ isimli
amatör bir dergi
çıkarmıştık. 2017 yılı mart ayında olmalı, ikinci sayımızda da aşağıdaki yazıyla ona da yer vermiştik.
Cevriye Önder’in Aslan Abla hakkındaki bu yazısını , size olduğu gibi aktarıyorum.
‘ASLAN ABLA ,HATİCE (MAÇKAN) ARSLAN (1897-1977)
Asıl adı Hatice ,
olan Aslan Abla 1987’de Bulgaristan ‘ın Filibe kentinde dünyaya gelmiş ve 1.
Balkan Savaşı (1912-1913) sonra abisi Necip Maçkan ve yengesi Saadet Maçkan ile
birlikte TÜRKİYE YE göçtüler.
Necip Maçkan matematik öğretmeniydi ve bir süre Bursa da
görev yaptıktan sonra Çanakkale Milli Eğitim Müdürlüğüne atandı ve Çanakkale ye
taşındılar.
Aslan Abla 1927’ DE
30 Yaşındayken Nurettin Arslan (1890) ile evlenmiş. Çanakkale li olan Nurettin
Arslan , Çanakkale Bayındırlık Müdürlüğün de mühendistir. Aralarında 7 yaş
farkı vardır. Nurettin Arslan daha önce evlenmiş ama çocuğu olmamıştır. Fakat
ilk karısının önceki evliliğinden olan bir oğlu vardır. Bir askeri okulda
okuyan üvey oğulun kızını bir vesileyle evlat edinirler ve adını Şule koyarlar.
Nureddin Bey’in Kordonda Kilitbahir motorlarının kalktığı
iskeleye bakan iki katlı bir evi vardı ve orada yaşadılar. Aslan ABLA ,
1930-1940 yıllarında Kemalpaşa Mahallesi
Muhtarlığı ve 1970 li yılların başından
itibaren Yardım Sevenler Cemiyetinin Çanakkale Şube Başkanı olarak görev yaptı.
Rumeli kökenli Aslan Abla ,
‘’Pek çok yönden ilginç bir kadındı. Örneğin ; kadınların
pantolon giymediği o yıllarda pantolon giyerdi. Ataktı ve kente gelen valileri
önce o karşılardı….’’
‘’Sözünü esirgemez, davranışlarında karşısındakinin ne
düşüneceğini umursamazdı .1950-1970 yılları arasında bir efsaneydi o…’’
‘’Cumhuriyet balolarının ve bütün müzikli yemekli
toplantılarının gediklisi olarak kentin ileri gelen erkekleriyle dans ederdi…’’
‘’Eski ve yeni yazıyı bilirdi. Moderndi ama aynı zamanda
dindardı. Namazlarını hep camide kılacak kadar. Cuma namazlarını da
kaçırmazdı.’’
‘’Her zaman orucunu tutar toplu iftar yemekleri verirdi.
Mevlit okutmaktan pek hoşlanırdı. Dinsel duyguları onun diğer sosyal
etkinliklere katılmasını engellemezdi.’’
‘’1962-63 yıllarında Çanakkale ‘ de büyük bir sel felaketi
olmuş Aslan abla o felakette canla başla çalışmış….’’
‘’Kimin ne sorunu olursa çözmeye çalışır, iş arayana iş
bulur, fakir çocukları okutur, evlenecek kızlara çeyiz düzer. Örneğin
ayakkabısı eskimiş birini görse tanıdık birine götürür, dükkan sahibine de
hayrın olsun der. Avukatlık işi olana yardım eder,parasız davasına baktırır.’’
‘’…. İlerlemiş yaşında Hacca gitti ve kendini büsbütün dine
verdi.’’
Aslan Abla , 06 Nisan 1977’ de 80 yaşında vefat etmiş ve
1955 yılında vefat etmiş olan eşi Nurettin
Arslan ‘ın Kilitbahir Mezarlığındaki mezarının yanı başına defnedilmiş.
Adı Bir Sokakta Yaşıyor Şimdi! ‘
Aslan Abla Sokağı’nda, adı Yeşil Ev
olan dost bir atelye sonra olmuş cafede aynı
masaya oturmuş, onu konuşurken , bugün rahmet istedi dedik hepimiz. Çünkü kadına yönelik şiddetle mücadele günüydü, biz ona yürüyorduk. Kentte ilklerin kadını ve siyasetin çetin cevizi Hatice Aslan 'yı , haşmetli -cömert- cesur- mert -sert kelimelerini , erkeklerden almış biri olarak görüyorum.Hikayesiyle aramızda yaşamasını, anılmak istemesine veriyorum.
Kilitbahir ‘de Cahidi
Sultan denen ziyareti görmeye giderseniz ,kendisi de Cahidi olan Eşi Nurettin Maçkan ‘ a aile mezarlığında, ebedi istirahatinde dinleniyor. Kendisinin yaşayan çocuğu - torunu olmadığı için midir nedense onu orada yalnız görüyorum. Şule'nin , şu anda
nerede nasıl kimlerle yaşayıp -yaşamadığı başka bir yazının konusu , ama bunu araştırmaya istek duyuyorum.
Zenginden alıp fakire verirken emrivaki yapması sebebiyle esnafı kızdırsa da Aslan Abla , kente gelen misafir siyasetçilere , çiçek veren bir kadın kimliğini reddetmiştir.Valiye reise yakın durmuş, erkekler gibi en önde el sıkışmış , protokolde olmayı ve arkada kalmamayı bilmiştir.Erkek - kadın plajı diye ayrılan eski Belediye
plajında , mayosuyla istediği yerden denize de çekinmeden girmiştir. Yaşlandıkça Ramazan hayırlarının dini bütün hacı teyzesi olmayı da bilmiştir.
Benim için Aslan Abla toplumsal cinsiyet eşitliği için de çalışmış birisidir. Çanakkale'de şu anda özgür yaşayan kadınları için , geçmişte de zor günler geçirenler için çalışmış, bir kadın hakları aktivistidir. Toprağı bol olsun.Yerinde rahat
uyusun.
Bu satırlar, Hatice Aslan ‘ı anlamak - anlatmak isteyenlere yararlı olsun dilerim .Çünkü onun hikayesi bana emanetti ben bu çalışma sayesinde onu size
verdim, şeklinde hissediyorum.
Unuttuğun zamandır aslında ölüm, diyorum. Yaşasın , anlatalım, yaşatalım.
10. 12. 2017
Hatice Okyar
İĞLİ